Erasmus Hollanda, Hollandada Yaşam 2
Tekrardan herkese merhabalar Blog sayfama hoşgeldiniz. Hollanda'da yaşam serisinin 2.'sini bugün yayımlayacağım. Biraz daha ayrıntı konulara inmek istiyorum bu yayınımda umarım beğenirsiniz ve faydası dokunur.
1.Okul
Benim okulum NHL Hogeschool ya da Türkçesi ile NHL Uygulamalı Bilimler Üniversitesi. Türkiye'de 4 yıllık yüksek okul statüsüne denk gelen bir üniversite. Ağırlıklı olarak sanat, ekonomi bilimleri ve mühendislik gibi teknik konularda eğitim vermekte olup Hollanda genelinde çok başarılı bir okul olmasa da yüksek standartlara sahip bir yer.
NHL'nin açılımını geldiğimden beridir merak ediyordum ve sonunda öğrendim. Okul ilk kurulduğunda ismi Noordelijke Hogeschool Leeuwarden imiş. daha sonra 2008 yılında bugünkü binası inşa edilip Hollanda Prensesi Maxima tarafından ismi baş harflerinden oluşan NHL olmuş.
Okul binası girince bir alış veriş merkezini andırmakta olup Türkiye'deki özel üniversite kampüsleri gibi sosyal donatılara sahip.(Bu okul devlet okulu bu arada. Hollanda'da devlet okulu ve özel okul gibi bir ayrım yok, üniversiteler özerk yapılar olduğu için hepsi aynı statüde) Okulun içerisinde kahve makineleri ücretsiz istediğiniz kadar alabiliyorsunuz. Fotokopi makineleri ve çıktı alma işi ise biraz değişik. Öğrenci kimliğinize makineden para yüklüyorsunuz ve gidip istediğiniz bir fotokopi makinesinden fotokopi ve çıktı alabiliyorsunuz. Nakit kullanımı neredeyse sıfır. Kantinde ve yemekhanede tamamen kart kullanılıyor(herhangi bir debit kart veya kredi kartı) nakit kabul etmiyorlar.

Dersler ise benim okuduğum bölüm olan Minor International Business (Türkiye'de iktisat okurken burada neden uluslar arası işletme okuduğum da ayrı bir konu ya neyse) değişim öğrencileri için açılmış bir bölüm değil. Bölüm normalde de İngilizce dilinde verilmekte olup normal öğrenciler ve değişim öğrencileri beraber okumakta. 17 farklı milletten 60'a yakın öğrenci olarak oldukça çok kültürlü bir sınıfta okumak çok güzel bir şey. Dünyanın her yerinden insanlarla tanışıp arkadaş olabiliyorsunuz. Çin'den tutun Nepal'e, Letonya'dan tutun Katar'a kadar bir çok sınıf arkadaşım var.
Ders içerikleri ise Türkiye'de olduğu gibi teorik değil. Olduğu gibi pratik. Teorik eğitimden çok grup çalışmaları ve projelere önem veriliyor. Geçme notunuzun yarısını yazılı sınav diğer yarısını da proje ödeviniz oluşturuyor. Daha şimdiye kadar bir sınava girdim ve açıkçası genel kültür sınavı gibiydi. Not sistemi ise 10 üzerinden burada. 6'dan yukarı aldıysanız geçiyorsunuz. Ders programları bizdeki gibi sabit olmamakla birlikte her hafta değişiyor. Bazı haftalar sadece 3 gün okula gitmeniz gerekirken bazı haftalar her gün okula gidiyorsunuz. Okulun mobil uygulamasından öğrenci numaranızla giriş yaparak programınıza bakmalısınız. Dersler bizdeki gibi bir dönem sürmeyebiliyor. Bağlantılı dersler var biri bitince diğeri başlıyor. Bazı dersler 3-4 haftaya biterken bazıları bir dönem sürebiliyor. Değişim öğrencisi iseniz ve sayılan derslerinizden önceki dersler sayılmıyorsa katılmanızı tavsiye ederim çünkü birbirleri ile bağlantılı çalışıyorlar.

2.Çöpler
Çöplerinizi kartla atıyorsunuz burada. Evet bu biraz tuhaf ama şehirdeki bütün konteynırlar kartla açılıyor ve içine çöpünüzü atıyorsunuz. Sadece küçük el çöpleri için küçük çöp kutuları var. Çöp kartına yıllık abonelik parası ödüyorsunuz. Ben yurtta kaldığım için yurt bunu bana bedava verdi fakat normal burada yaşayanlar bunu parayla alıyorlarmış. Teorikte bizdekiyle aynı fakat uygulama yöntemi farklı. Türkiye'de emlak vergisi öderken çevre temizlik bedeli adında bir para da ödüyorsunuz aslında. Belediye çöpümüzü toplasın, sokaklarımızı temizlesin diye.
Eğer elinizde cam ve plastik şişeler varsa bunları kesinlikle çöpe atmayın. Marketlerdeki geri dönüşüm makinelerine atın. Attığınız her şişenin boyutuna göre 10 veya 25 cent para veriyor size. Makineye attıktan sonra size barkotlu bir fiş veriyor ve bunu kasada okutarak paranızı alabiliyorsunuz.
Yere, parklara ve nehir, kanal gibi yerlere çöp atmak kesinlikle yasak. Farkederlerse para cezası keserler size. Belediye zabıtası her yerde dolaşıyor özellikle de şehir merkezinde.
Elektronik eşya veya eski giysi tarzı şeyleri atmayı planlıyorsanız şehirde bunları düşük ücretlere alan hurdacı, eskici tarzı yerler var. Buralara götürün. geri dönüşüme katkıda bulunmuş olursunuz.
1.Okul
Benim okulum NHL Hogeschool ya da Türkçesi ile NHL Uygulamalı Bilimler Üniversitesi. Türkiye'de 4 yıllık yüksek okul statüsüne denk gelen bir üniversite. Ağırlıklı olarak sanat, ekonomi bilimleri ve mühendislik gibi teknik konularda eğitim vermekte olup Hollanda genelinde çok başarılı bir okul olmasa da yüksek standartlara sahip bir yer.
NHL'nin açılımını geldiğimden beridir merak ediyordum ve sonunda öğrendim. Okul ilk kurulduğunda ismi Noordelijke Hogeschool Leeuwarden imiş. daha sonra 2008 yılında bugünkü binası inşa edilip Hollanda Prensesi Maxima tarafından ismi baş harflerinden oluşan NHL olmuş.
Okul binası girince bir alış veriş merkezini andırmakta olup Türkiye'deki özel üniversite kampüsleri gibi sosyal donatılara sahip.(Bu okul devlet okulu bu arada. Hollanda'da devlet okulu ve özel okul gibi bir ayrım yok, üniversiteler özerk yapılar olduğu için hepsi aynı statüde) Okulun içerisinde kahve makineleri ücretsiz istediğiniz kadar alabiliyorsunuz. Fotokopi makineleri ve çıktı alma işi ise biraz değişik. Öğrenci kimliğinize makineden para yüklüyorsunuz ve gidip istediğiniz bir fotokopi makinesinden fotokopi ve çıktı alabiliyorsunuz. Nakit kullanımı neredeyse sıfır. Kantinde ve yemekhanede tamamen kart kullanılıyor(herhangi bir debit kart veya kredi kartı) nakit kabul etmiyorlar.
Dersler ise benim okuduğum bölüm olan Minor International Business (Türkiye'de iktisat okurken burada neden uluslar arası işletme okuduğum da ayrı bir konu ya neyse) değişim öğrencileri için açılmış bir bölüm değil. Bölüm normalde de İngilizce dilinde verilmekte olup normal öğrenciler ve değişim öğrencileri beraber okumakta. 17 farklı milletten 60'a yakın öğrenci olarak oldukça çok kültürlü bir sınıfta okumak çok güzel bir şey. Dünyanın her yerinden insanlarla tanışıp arkadaş olabiliyorsunuz. Çin'den tutun Nepal'e, Letonya'dan tutun Katar'a kadar bir çok sınıf arkadaşım var.
Erasmus ve diğer değişim öğrenci için ufak bir hoş geldin hediyesi hazırlıyorlar.
Çöplerinizi kartla atıyorsunuz burada. Evet bu biraz tuhaf ama şehirdeki bütün konteynırlar kartla açılıyor ve içine çöpünüzü atıyorsunuz. Sadece küçük el çöpleri için küçük çöp kutuları var. Çöp kartına yıllık abonelik parası ödüyorsunuz. Ben yurtta kaldığım için yurt bunu bana bedava verdi fakat normal burada yaşayanlar bunu parayla alıyorlarmış. Teorikte bizdekiyle aynı fakat uygulama yöntemi farklı. Türkiye'de emlak vergisi öderken çevre temizlik bedeli adında bir para da ödüyorsunuz aslında. Belediye çöpümüzü toplasın, sokaklarımızı temizlesin diye.
Eğer elinizde cam ve plastik şişeler varsa bunları kesinlikle çöpe atmayın. Marketlerdeki geri dönüşüm makinelerine atın. Attığınız her şişenin boyutuna göre 10 veya 25 cent para veriyor size. Makineye attıktan sonra size barkotlu bir fiş veriyor ve bunu kasada okutarak paranızı alabiliyorsunuz.
Yere, parklara ve nehir, kanal gibi yerlere çöp atmak kesinlikle yasak. Farkederlerse para cezası keserler size. Belediye zabıtası her yerde dolaşıyor özellikle de şehir merkezinde.
Elektronik eşya veya eski giysi tarzı şeyleri atmayı planlıyorsanız şehirde bunları düşük ücretlere alan hurdacı, eskici tarzı yerler var. Buralara götürün. geri dönüşüme katkıda bulunmuş olursunuz.
Harika bilgiler vermişsin. Başarilarınin devamıni dilerim ��
YanıtlaSil