#LÜKSEMBURG BLOGU 2017

Herkese uzun bir aradan sonra selamlar. Blog yazmayalı gerçekten de çok uzun zaman olmuştu. Bu ara dönemde neler yaptığımla ilgili bir blog ayrıca yazmayı planlıyorum bu aralar fakat ilk öncelikle Avrupa'nın en küçük devletlerinden biri olan Lüksemburg ile ilgili bu blogumu yayımlamak istiyorum. Haydi başlayalım.

Resmi adıyla Lüksemburg Granddükalığı Belçika, Almanya ve Fransa'nın arasında kalmış, denize sınırı olmayan, parlamenter monarşinin bir başka ismi olan grand dükalık ile yönetilmek.(eski granddük, granddüşes gibi kraliyet unvanlarının filan kullanılması işte) Türkiye'nin Trakya bölgesinden bile küçük bir memleket ve yaklaşık 330 bin civarı da nüfusu var. (İstanbul'un bir semti neredeyse)

Oldukça dağlık ve ormanlarla kaplı bir memleket olmasından dolayı biyoçeşitliliği ve vadi manzaraları ile ünlü olan ülkede orta çağ Avrupa'sının mimarisi olduğu gibi korunmuş durumda. Ülkede bir uluslararası havalimanı bulunmakta. (THY'nin düzenlediği tarifeli uçuşlar ile İstanbul ATATÜRK Havaalanı'ndan ulaşabilmek mümkündür.) Diğer Avrupa ülkelerinden ulaşmak isterseniz en kolay ulaşım tren. Almanya Frankfurt ve Belçika Brüksel'den trenle 2-3 saatte ulaşabilirsiniz.

Luxembourg Merkez Tren Garından yaklaşık 20 dakika yürüdükten sonra şehir merkezi ve eski şehir yerleşkesine varabilirsiniz. Oldukça küçük bir yer olduğu için size tavsiyem Lüksemburg'u gezmeye fazla vakit harcamayınız. Ben günübirlik gittim Brüksel'den mesela yeterliydi açıkçası. Eski şehir merkezinde görülecek bir numaralı yer Grand Dükalık Sarayı. İçini gezebilmek için turlar mevcuttur fakat fiyatlarını tam hatırlamıyorum. Sanırım öğrenci bileti 8-10 Euro gibi bir şeydi. (Pahalı bence, ben girmedim.)


 

 

Saray diğer Avrupa ülkelerindeki gibi bir meydanda değil fakat yakınında Şehir Belediye Binasının olduğu büyük bir meydan var ziyaret edebileceğiniz. Belirli günlerde pazar da kurulmakta bu meydanda. Fakat ben pek beğenemedim burayı. Daha doğru hiç bir şey anlamadım çünkü restorasyon sebebi ile çoğu yeri kapalıydı.(Ya da metro inşaatı da olabilir. Avrupalıların tipik huyu, canı sıkılan metro inşa ediyor. Bizdekinden farkı inşaatları planlandığı sürede bitiriliyor.)


Luxembourg şehir kültür merkezi ve aynı zamanda konser salonunun ön tarafındaki meydan daha da hoş aslına bakarsanız. Daha da ağaçlık ve canlı. Ayrıca yeme içme yerleri de bulabilirsiniz. Şehrin geneli zaten olduğu gibi mağaza ve dükkanlarla dolu. Adeta bir alışveriş ülkesi. Pahalı butik markalar olduğu kadar uluslararası markalar da mevcut.

Vadi manzaraları tarzı şeyler görmek isterseniz adresiniz Montee de Clausen. Vadinin ortasından geçen oldukça hoş bir ortaçağ köprüsü. Görülmeye değer bence.



Avrupa Birliği'nin kurucu isimlerinden Robert Schuman 






Lüksemburg'ta vaktim kısıtlı olduğu için müzeleri çok fazla gezemedim. Doğa Tarihi Müzesi hariç tabi. (iki elim kanda olsa gene giderim) Vadi bölgesinde oldukça hoş manzaraların olduğu bir yerde olan müze öğrenci kimliği ile ücretsiz. Tek kötü yanı hiç İngilizce bir bilgi yok. Olduğu gibi Fransızca ve Almanca. (Lüksemburgca diye de bir dil var bu arada. Buranın üç resmi dilinden biri.) Müzede Lüksemburg'ta yaşayan hayvanlardan karınca yuvasına (daha önce hiç bir müzede görmemiştim) oldukça hoş şeyler bulabilirsiniz. Ben ziyaret ettiğim zaman kedi sergisi (cat exhibition) vardı. Hediyelik eşya bölümü de fena değil.

Karınca Yuvası

 SCHENGEN Lüksemburg'ta Bir yerleşim yeriymiş gerçekte.
 

Sokak kedisinden pembe pantere, Slyvesterdan Kaplana Kedi Ailesi


 

 
Lüksemburg'ta Ankara Dönercisi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Erasmus Hollanda, Hollandada Yaşam 3

Erasmus Hollanda, Hollandada Yaşam 2

Amsterdam, Hollanda